İçerik
Belgrad Gezilecek Yerler
Belgrad’da nereler gezilir yazımızda Belgrad gezilecek yerler, nerede kalınır, ne yapılır, ne yenir içilir gibi Belgrad ile ilgili her türlü tarihi ve sosyal bilgiye ulaşabilirsiniz.

Belgrad Sırbistan gezimiz başlıyor. Sırt çantası düzülüp, ekipmanlar da toparlanınca, evi Sabiha Gökçen’e bağlayan yolda teker döner. Bu sefer tanıdık bir coğrafyada, neredeyse aile ziyareti tadında bir rota planı var. Hem seyahat, hem spor içerikli bir hafta geçirmek üzere Balkanlar için yola koyuluyoruz. İki bacaklı rotanın ilk üç günü Sırbistan’ın iki büyük şehri Belgrad ve Novi Sad‘ı gezdikten sonra; Bosna topraklarına dönecek ve bu sene Türkiye‘ye bir türlü yağmayan karı Jahorina’nın pistlerinde arayacağız.

Hava alanına inip aracımızı teslim aldıktan sonra, Saray Bosna’yı Belgrad’a bağlayan çileli yola koyuluyoruz. Zira buralarda 2-3 saat diye hesaplamaya alıştığımız o 300 kilometrelik mesafeyi; gidiş geliş akan, yokuşlu virajlı, tek şerit yollarda, sürekli polis denetimli kasaba ve köy içi geçişleri boyunca katı uygulanan hız sınırlamalarının da etkisiyle 6-7 saatte alabiliyoruz.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, Belgrad günleri boyunca konaklayacağımız otelimize girdiğimizde o kadar yorgunuz ki, araçtan çantaları taşımak bile zul geliyor. Yatak başındaki camdan görünen Tuna nehri ve nehire düşmüş Belgrad kalesi yakamozuna gözüm kayarak, dalıyorum uykuya…

Belgrad’da Nerede Kalınır?
Şehir gezilerinde riayet ettiğim önemli kurallardan biri; olabildiğince erken saatte kalkıp, boş sokakların sessizliğindeki gün doğumunu, yatay düşen güneş ışığıyla daha da güzelleşen binaları, parkları ve uzayıp kısalan gölge oyunlarını izlemek, şehri o en güzel anıyla aklıma kazımaya çalışmaktır. Soğuk havayı da hesaba katarak sıkıca giyinip, kendimi kahvaltı öncesi kısa bir yürüyüş için atıyorum dışarıya.

İlk görüntü; ılıman iklim ve bol besin nedeniyle kışı geçirmek için Tuna boylarına göçmüş yaban ördekleri… Hem de otele uzanan iskelenin altında! İskele mi? Gece, yolculuğun yorgunluğundan fark edemediğim ayrıntıyla, gün ışığında yüzleşiyorum; meğer Türkiye’de çok da ayrıntısına bakmayıp, altı üstü yatacak bir yer olsun diye seçtiğimiz otelimizin sadece adı boatel (boat – hotel) değilmiş. Gece devrilip yattığımız oda, Tuna ırmağında demirlemiş dev bir geminin bir kamarası, otel de o geminin ta kendisiymiş…

Zemun Parkı Belgrad
Bu hoş sürprizi takiben Zemun Parkında küçük bir yürüyüş ve dönüşte otelin güzel kahvaltısı ile keyfim iyice yerine geliyor. Bugün tabana kuvvet Belgrad’ı fethetme günü…


Otelin bulunduğu Zemun bölgesi kilometrelerce uzanan bir mesire alanı. Etrafındaki oteller, nehirde konaklanan küçük tekne evler, lokanta ve eğlence alanları ile hem turistler hem de yerel halkın sosyal hayatı için önemli bir adres. Özellikle akşam saatlerinde, Tuna nehri üzerine batan güneşe bakarak kahvenizi yudumlayabilir, ya da rakija – balık – meze içerikli güzel sofralar kurabilirsiniz.


Belgrad Gezi Rehberi
Biz Zemun soframızı ikinci günümüze planlayarak, bugün yönümüzü batıya, Belgrad’ın turistik merkezi olan Kalemeydan’a (Kalemegdanska) çeviriyoruz. Hedefimiz akşama kadar geçecek 8 saat içinde önemli turistik noktaları eksiksiz gezebilmek. Ön hazırlığımız iyi, rotamız aklımızda, çevrimdışı haritalarımız hazır, botlarımız rahat, sırt çantalarımızda suyumuz haricinde yükümüz yok, birbirimizden kopma durumunda telsiz frekanslarımız belli… Haydi başlıyoruz.

Park içi yürüyüş parkurunu takip edip ilerleyerek, Sava nehrinin Tuna ile birleşmesinin kuş bakışı izlenebildiği Branko köprüsü üzerinden karşı kıyıya geçiyoruz. Barok ve Art Nouveau esintili taş binalar, yer yer Arnavut kaldırımları ve dar sokaklarla birbirine bağlanmış geniş meydanlar arasından ilerleyerek Kalemeydan’ın “kapija”sına ulaşmamız yaklaşık yarım saat sürüyor.


1- Kalemeydan (Kalemegdanska)
Belgrad şehir merkezinin kuzey doğusunda, Sava ve Tuna nehirlerine hakim bir tepede, etrafı surlarla çevrili Belgrad kalesi ve surların içinde birçok farklı eseri bir arada barındıran, oldukça geniş bir turistik ilgi alanı. Surların etrafında bulunan birçok farklı kapıdan giriş yapılabiliyor.

Dinozor temalı bir çocuk parkından, tarihi top ve tankların sergilendiği askeri müzeye; kahvenizi yudumlayabileceğiniz küçük kafelerden, Roma sarnıçlarına, estetik bir Osmanlı saat kulesine ve yine tarih severler için Sokollu Mehmet Paşa çeşmesi ile Mora Fatihi Damat Ali Paşa Türbesi’ne kadar, gezecek yer çok. Nehirlerin birleştiği bölgeyi, üzerinde dikildiği göz yaklaşık 15 metrelik sütun üzerinden izlemekte olan Viktor heykeli, özellikle de ufukta bulutlarla güzel bir ışık yakalayabilirseniz, oldukça fotojenik.

Kalemeydan turumuzu tamamladıktan sonra, dışarıdan iki güzel kule olarak görülen, ancak küçük bir girişle yer altındaki orta çağ hapishanelerine uzandığını düşününce insanın içini de biraz ürperten Zindan Kapı’dan çıkarak, solumuzdaki Belgrad hayvanat bahçesinin tel örgüleri arkasındaki lamalara uzaktan bir selam verip şehrin sokaklarında güney yönünde ilerliyoruz. Hedefimiz Bayraklı Camii…

2- Bayraklı Camii
1575’de Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan ve an itibariyle Belgrad’daki Müslümanlarca aktif olarak kullanılan tek ibadethane olan bu caminin, çeşitli savaşlarda aldığı hasarlardan ötürü defalarca yapılan tadilat ve restorasyonlarla ayağa kaldırılmışlığı, ilk bakışta fark ediliyor.
Yugoslav iç savaşı döneminde yakılmasını takiben, artık bahçesindeki bir polis noktası ile güvenliği sağlanıyor. Burada ufak bir mola veriyor ve serinliyoruz. Planımız, camiden çıkıp, Cumhuriyet meydanından geçip, Taşmeydan’a gitmek ve orada bir şeyler atıştırmak. Ancak yolumuzu biraz dolandırarak, Çukur çeşme ve öğrenci parkı üzerinden rotamızı çiziyoruz.

3- Çukur Çeşme
Çukur Çeşme, sırt üstü yatar halde ölmüş bir çocuğun yanındaki testiden akan suyun betimlendiği estetik bir heykel ve altındaki oluktan ibaret. Görsel olarak çok da gösterişli olmayan, ama hikayesi ile, tarih anlatımlarının objektivitesi hakkında kafamızda soru işaretleri oluşturan bir yapı oldu bu çeşme. Tarih meraklıları için, bu konudaki okumalarımı aşağıya bırakıyorum. Mevzu, alakasını celp etmeyenler, Meydan-ı- Talebat üzerinden âbir-i sebîl edebilirler. 🙂 (Bu ara, birkaç yüzyıl gerilerde fazla mı takıldım ne? Kabul ediyor, hemen dilime çeki düzen veriyorum, barışalım.)
Tarihi Kazananlar Yazar…
“Tarihi kazananlar yazar” derler. Ben de tarih bilimini, objektivitesi sorgulanabilir bir bilim olarak görenlerdenim. Analiz yaparken, o zamanın şartları, uzun ve kısa vade etkileri itibariyle değerlendirebilmek; bunu yaparken de tarafların farklı motivasyonlarını hesaba katabilmek gerekli. Ancak çoğu zaman, subjektif milliyetçi yaklaşımlar ve günlük siyasetin etkileri buna engel oluyor.
Balkan coğrafyasında 20. yüzyılın sonlarında yaşanan ağır ekonomik ve siyasi krizlerin sonunda parçalanan Yugoslavya’nın evlatları olan bu kardeşlerin miras kavgası, bugün halklar arasında olmasa da devletler arasında hala sürüyor. Bu nedenle, tarihin her döneminde savaşlar ve kargaşanın hakim olduğu bu şehirlerde, bir yanınız keyif ederken diğer yanınız da her an bu çatışmalardan arta kalan bir başka izi bulup, burkuluyor aslına bakarsanız. Bu izler, yeri geliyor Srebreniska’da, yeri geliyor Çukurçeşme’de, ya da iki koca başkentin ana caddelerinde gözünüze batıp duran savaş yıllarından kalma kurşun deliklerinde somutlaşıyor.
Aslında Öldük Biz… Hepimiz…
Hem Müslüman coğrafyasında hem de batı ülkelerinin vicdanında, savaş suçlusu olarak cezalandırılmış bir hükümet ve ordunun, günümüzdeki mirasçıları olan Sırbistan parlamentosunun önünde, asıl biz mağduruz minvalinde dev pankartlar var. Bir yanda 8000 kişilik Srebreniska toplu mezarlığında, 20 yıl sonra ancak bulunan kemiklerin gömüldüğü yeni mezarlar kazılırken, diğer tarafta NATO bombardımanında ölen Sırpların sayısını ölümsüzleştiren duvar yazıları… Belgrad Taşmeydan parkında, az ileriden şen şakrak gençlerin sesi gelirken, parkın çıkış merdivenlerinin başında bir anıtın alt metninde, iç savaş esnasında ölen çocukların melek olup gitmelerinin tasviri yüreğinizi burkuyor.
Siyasi iradeler birbiriyle çarpışıyor, dünyevi kavgalar sürüyor. Savaşların kayıpları, ölenlerle sınırlı kalmıyor asla. Yıllar geçip nesiller değiştikçe, tarihten alınması gereken derslerin yerini, tarihçilerin şişirip durduğu intikam gazları dolduruyor. Maalesef geniş çerçeveden bakana, akan her damla kanın bir bahanesi var. Ama ölene ceset değil; evlat, ana, baba kardeş diyenin gözünde, bu bahaneler hep boş. Bir Boşnak teyzenin dediği gibi “Sen bana yaşın kaç diye sorarsın ama ben yaşamıyorum ki. Evlatlarımızı çeteciler öldürünce, hepimiz öldük 97’de. Sonrası nefes alıp vermek. Sorarsan yaşımı, hesabı yap işte. 97’de öldük biz, hepimiz…”
Sırplara Göre Çukur Çeşme Olayı
Sırp ansiklopedilerinde “Çukur Çeşme” olayı şöyle geçiyor: “Adı geçen çeşmede, Türk’ün biri bir Sırp çocuğunu öldürünce, Sırpların öfkesi üzerine Türkler 1862 yılında Belgrad’ı top ateşine tutuyor”. Bir başka kaynakta aynı olay; “Sava isminde bir bakkal çırağı Sırp, ustası tarafından su almaya gönderilir. Bu sırada Çukurçeşme’de Osmanlı askerleri ile Sırp askerleri arasında suyu ilk kim içecek kavgası yapılmaktadır. Sava yanlışlıkla bir Türk askerinin su testisini kırar. Bunu gören asker, Sava’nın kafasına vurarak onu ağır yaralar. Sava yarasının daha da kötüleşmesinden dolayı yaşamını yitirir. Bu vakadan sonra olaylar iyice büyür ve isyan boyutunu alarak devam eder.” şeklinde anlatılıyor.
Türk Tarihçilere Göre Çukur Çeşme Olayı
Türk tarihçilerin kitaplarına göz attığımızda, Ord. Prof. Enver Ziya Karal da, “Osmanlı Tarihi” eserinin 7. Cildinde ıslahat fermanı dönemini anlatırken bu olaydan bahsediyor. Özetle; “Paris antlaşmasına aykırı olarak büyük bir ordu kuran Sırp hükümeti, o zamanki gazetelere yansıyan haberlere göre, ocak 1862 itibariyle, çeşitli çeteciler ve katilleri jandarma olarak şehirlerde göreve getirmeye başlamıştı. Takip eden aylarda, bu jandarmalar Türk halka karşı münferit olaylarla kıyıma başlamış ve bu durum Türk halkında endişe uyandıran bir baskın ve savaş uyarısı olarak algılanmıştı. Haziran başında beklenmedik bir şekilde Sırp Beyi Mihal’in Belgrad’dan ayrılması sonucu, bazı Türk aileleri Sırp dostlarının tavsiyeleri üzerine kaleye sığındılar.
10 Haziran günü, Çukurçeşme’de birkaç Türk ve Sırp askeri arasında, su tedarikiyle ilgili bir çatışma yaşandı. Kaleden yardıma çağrılan bir birlik ise, hazırda beklemekte olan Sırp jandarması tarafından kuşatılarak geri çekilmeye mecbur bırakıldı. Sırplar, her tarafta taarruza, Türkler ise savunma durumuna geçtiler. Şehirde barikatlar yapıldı. Takiben Sırp yetkililer ile Türk beyi Ali Paşa arasında bir anlaşma ile, Belgrad’daki Türk nüfusunun kaleye çekilmesi ve şehirde kalan Türk mal ve mülkünün Sırp jandarması tarafından korumaya alınması kararlaştırıldı. Ancak ilerleyen günlerde, Sırp halkı ve jandarmasının kaleye karşı tehdit edici şekilde vaziyet alması nedeniyle, Ali Paşa şehri top ateşine tuttu. “
Belgrad gezilecek yerler başlığımız ile pek örtüşmeyen tarihsel bilgiler vermiş olsakta, gezilen toprakları hissetmek anlamında bu bilgilere de farkındalığımızın olması gerektiğini düşünüyorum.
4- St. Michael Katedrali
Ortodoks nüfusun çoğunlukta olduğu şehrin, iki önemli dini merkezinden birisi olan katedral, Hristiyan inancındaki baş melek Mikail’in adını taşıyor. Şehre hakim yüksek çan kulesi, içerideki ince işçilik ve Hristiyanlığın doğuşunu anlatan gravürleriyle tanınıyor.

5- Republic Square
Katedrali hızlıca dolaştıktan sonra, acıkan karnımızı da doyuracak bir yerlere bakınarak, dümenimizi Cumhuriyet meydanı üzerinden Taşmeydan’a kırıyoruz. Cumhuriyet meydanı, şehir Osmanlı hakimiyetindeyken İstanbul kapı olarak bilinen dış kale hattında, günümüzde şehrin en kalabalık yollarının kesiştiği bir nokta.

Belgrad’ın İstiklal’i ya da Kızılay’ı denilebilecek bu merkezi meydan, bir buluşma noktası olarak, Sırbistan kurucu prensi Mihail’in anısına dikilmiş heykele atfen “At’da buluşalım” olarak refere ediliyor. Meydan çevresinde tiyatrolar, milli tarih müzesi ve 2003’de suikast ile öldürülen, günümüz Sırbistan Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı Zoran Djindjic’in adı verilmiş bir park bulunuyor.

6- Taş Meydan
Taşmeydan, St. Mark Kilisesi, Parlamento binası ve aynı isimli parkı da içeren, geniş bir bölgenin adı. Planımız, burada biraz dinlendikten sonra, Tesla müzesi ve ünlü Sava Kilisesini görüp otelimize geri dönerek Zemun’da gecelere akmak.
Sokak müzisyenleri, güneşin tadını çıkaran aileler ve çocuklarla, şenlikli ve hayat dolu bir mesirelik alan olan Taşmeydan parkında hem dinlenip hem de ortasında bulunan cafe’de ufak bir atıştırma yaparak, etrafı seyredip biraz da dinleniyoruz.

Rotamızın bu virajında, objektivitemi koruyamama ihtimalime karşı, kendi yorumlarımı kendime saklasam da bahsetmeden geçemeyeceğim bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Parlamento binası tarafına giden küçük yokuşu tırmanıp, ana yol üzerinden yürüyüşümüze devam ediyoruz. Parlamento önünde, rüzgarla yıpranmış dev bir afiş üzerinde, diğer NATO ülkelerinin bayraklarıyla yan yana duran kendi bayrağımızı görünce dikkat kesiliyorum. “NATO, öldürülen 2500 Sırp’tan sorumludur. Kosova’yı katliamlarla bizden çaldılar.”

Çocukluk yaşlarımın sonlarında televizyonlarda naklen izlediğim, sonraki yıllarda da ayrıntılı okuma şansı bulduğum Yugoslav iç savaşı ve sonrasındaki soykırım sürecine, Sırp tarafının bugün nasıl baktığını da öğreniyorum böylelikle. Şehir gezileri, iki bina, iki heykel görmenin çok daha fazlası olmalı bence. Bu şehrin tüm güzelliği ile tezat oluşturan, bombardımanlarla, savaş ve katliamlarla örülü yakın tarihini bilmek ve bu bilgi ile bugün hala pompalanmaya devam eden nefret ve ayrıştırma söylemlerini yan yana koymak; yaşama, savaşa ve insanlığa dair önemli çıkarımlar kazandıran kirli siyaseti anlamak için de önemli bir rehber aslında…
7- Tesla Müzesi
Yirminci yüzyılın hemen başında, dünya sanayisi önemli bir ikilemle karşı karşıya kalmıştı. Bir tarafta direk akımcı Edison’cular, karşıda ise alternatif akımcı Tesla’cılar. Bugün sahip olduğumuz hemen her tür elektrikli ekipmanın icadında imzası olan büyük dahi Nicola Tesla’nın doğum yeri bugün Hırvatistan sınırlarında olsa da ailesi Sırp kökenli olduğundan, ölümü sonrası kişisel ekipmanları kitapları ve notları Belgrad’a getirilip bu müzede toplanmıştır.

Müze, alışık olduğumuz sergi yeri formatını aşarak, interaktif gezi turu uygulaması sayesinde bir bilim müzesinden alınacak keyfi eğlenceyle de harmanlayacak şekilde planlanmış. Giriş ücreti cüzi olan müzeye, kalabalık dönemde rezervasyonla giriliyor, ancak bilet için kredi kartınıza ve eurolarınıza güvenmeyin, nakit zorunlu.

İçeride bir süre kişisel eşyaların ve fotoğraf albümlerinin olduğu alanda vakit geçirdikten sonra, tur saatimiz geliyor ve akıcı İngilizcesiyle tur rehberimiz sinevizyon destekli, ışıklı, şatafatlı sunumu ile, iyi ki gelmişiz dedirtiyor. Teknolojiden, fizik ve elektronikten keyif alıyorsanız, Belgrad’da görmeden gelmeyeceğiniz en önemli etkinlik, kesinlikle Tesla Müzesi olmalı…

8- St Sava Katedrali
Gaudi’nin, dünyanın en büyük mabedini yapma hedefiyle başladığı ve 135 yıldır hala bitirilemeyen Barselona‘daki Katolik kilisesi La Sagrada Familia neyse, bu devasa katedral de Ortodoks Sırbistan için o. 1935’de en büyük Ortodoks mabedlerinden biri olma hedefiyle inşaatına başlanan katedralin dıştan görünümü tamamlanmış izlenimi verse de araya giren savaşlar ve ekonomik zorluklar nedeniyle içeride inşaat ve fresk çalışmaları hala sürmekte…

Şeytanın Avukatında Al Pacino’nun bir repliğini çok severim. “Kibir, en sevdiğim günahtır.” der sinsi şeytan gülümsemesiyle. Nedense bu iki yapıyı gezerken de aklımda dolanıp durdu o gülümseme…

Günün sonunda yaklaşık 15 km süren bu uzun yürüyüş rotasını bitirip, otelimize geri geliyoruz. Kısa bir dinlenme sonrası Zemun gecelerine akmak üzere yine yollardayız.
Zemun bölgesi, eski Belgrad ve şehir merkezine yaklaşık 15 dakika mesafede bulunuyor. Irmak kenarındaki mesirelik alanları ve ırmak boyu sıralanmış oteller, restoranlar ile çeşitli yerleşim alanlarından oluşuyor. Eski Yahudi yerleşim alanı olan Zemun’da halen aktif bir sinagog ve şehre panaromik bir bakış sağlayan Zemun Kulesi gezginlerin ilgisini çeken başlıca yerler.
Belgrad Gece Hayatı
Belgrad gece hayatı, çoğu orta Avrupa kenti gibi, hafta sonları ve özellikle de cumartesi geceleri hareketlenirken, diğer günlerde uzun akşam yemeklerinin yenip sohbetlerin edildiği sofralara dönüşüyor. Tuna nehri kıyılarında bulunan çeşitli restoran, disko ve gece kulüplerinde her zevke hitap eden eğlenceler mevcut.

Belgrad’da Ne Yenir İçilir?
Biz, yorucu geçen Belgrad yürüyüşümüz sonrası biraz dinlenmek, biraz da yerel lezzetlerin tadına bakmak için Dunavska Prica Restoran’ı tercih ediyoruz.

Alternatif olarak, aynı bölgede bulunan Saran Restaurant ve Restoran Ciribu Ciriba’nın da dışarıdan görüntüsü hoşumuza gitti. İçeride samimi bir ortam, ilgili ama İngilizcesi sınırlı bir işletme sahibi ve hızlı servis yapan, becerikli garsonlar görüyoruz. Başlangıç olarak ünlü balık çorbaları ile içimizi ısıttıktan sonra, kendimizi balık ve köfte menülerinin içine gömüyoruz. Restoranlarda yemeklerin fotoğraflarını ayrıntılı olarak çekemedik. Affola…

Rakija, her ne kadar bizim rakıyı isim olarak çağrıştırsa da, aslında ince üçgen yapılı bardaklarda sek olarak servis edilen bir votka türü. Birkaç kadeh yuvarlayıp üzerine lokal biralardan da denemeyi ihmal etmiyoruz. Sırbistan’da henüz dumansız hava sahası uygulamaları olmadığı için restoranlarda ve diğer kapalı alanlarda sigara serbest. İçmeyenler için rahatsız edici olsa da, özellikle soğuk havalarda, masadaki sigara içenler oldukça mutlu görünüyorlar.

Karnımız doyup, kahvelerimizi yudumlarken, İstanbul fiyatlarıyla hemen hemen aynı ayarda gelen hesabımızı ödemek için kredi kartımızı uzatıyoruz ve gecenin kötü haberi “kredi kartı geçersizdir”i duyuyoruz. Neyse ki, hemen bir arka sokakta bankamatik var ve sıkıntı yaşamadan hesabımızı halledebiliyoruz, ama bugün Tesla müzesinden sonra ikinci defa başımıza gelen kredi kartı sıkıntısı için, yarına yedek para çekmeyi de ihmal etmiyoruz.

Belgrad gezilecek yerler yazımız burada sona eriyor. Sıradaki yazımızda Novi Sad hakkında bilgiler vereceğiz. Belgrad gezisinde bizim rotamıza göre hareket etmek isteyenler işaretli Belgrad gezi rotası linkine tıklayarak ulaşabilirler. Belgrad gezi rotası Başlangıç Noktası Compass – River City.

Sevgiyle kalın.
Balkanlar hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler Balkan gezisi nasıl yapılır ve Otobüsle Balkan Turu yazılarımızı da okuyabilirler.
Bizi takip edin! | Follow us!
Anadolu’dan ve Dünya’dan lezzet notlarımızı paylaştığımız instagram.com/gurmexcom ve facebook.com/gurmex sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.