İçerik
Viyana’da ne yenir sorusunun cevabını vermeden önce biraz şehirden bahsedelim. Dünyanın yaşanabilir şehirler listesinde 7 kez birinci seçilen Avusturya Viyana’nın bu başarısını anlamak için şehirde yarım gün dolaşmak yetiyor. Viyana’da yapıların, doğanın ve sanatın birbiriyle uyum içinde olduğunu göreceksiniz. 100’ün üzerinde müzesinde bulunan her bir esere kısa bir bakış atmanın dahi aylar süreceği bir zenginlikten bahsediyoruz.
Mozart, Strauss, Freud, Klimt gibi büyük isimlerin yanında maalesef Hitler’in de yetiştiği bir coğrafya Avusturya. Gezi programımızın temel konsepti “Viyana’da ne yenir?” yani Viyana lezzetleri ağırlıklı gurme turu olsa da şehri sanatından ayrı düşünmek pek mümkün değil. Bu arada Avusturya Yemekleri ile ilgili detaylı bir yazı yazmıştık linke tıklayarak okuyabilirsiniz.
Viyana Gurme Turu
Bu sebeple havalimanından çıktıktan sonra ilk durağımız Avusturya’lı ünlü yaratıcı mimar Hundertwasser’in kendi adını taşıyan ikonik binası Hundertwasserhaus oluyor. Bu bina çevre yapılardan ayrılan renkli mimarisi, duvarlarında düz hiç bir kısım bulunmaması ve çatısında bulunan 250 tane ağacıyla ünlü. Ki Hundertwasser bunlardan “Ağaç kiracılar” olarak bahsediyor. Hepsi mimarın doğayla uyumlu bir eser yaratma amacına hizmet ediyor. Bu nitelikleriyle özellikle Katalan sanatçı Gaudi ile de fazlasıyla benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz.
Binanin dışı kadar içinin de benzer güzellikte olduğu söyleniyor, ancak apartman sakinlerinden birini tanımıyorsanız içini görmeniz pek olası değil. Fikir vermesi açısından hemen karşısında bulunan pasajı ziyaret etmenizi öneririm.
1- Bitzinger Würstel: Sosis
Sıradaki (ilk lezzet) durağımız Viyana merkezinde bulunan modern sanat müzesi Albertina’nın hemen yanı başındaki Bitzinger. Burada ünlü Viyana sokak lezzetlerinden olan nefis sosislerden ikisini tatma imkanı bulduk. Viyana sosislerinin birinin içinde peynir topları bulunuyor ve adına Kasekrainer deniliyor. Bir diğeri de Körili sosis Currywurst, ikisinin de kendine has tadı var, ayrı ayrı denemenizi tavsiye ederim. Viyana’da ne yenir diyenler bir kere sosis mutlaka denemeliler. (Fiyat: 4.5 Euro) Bu arada mekanda uzun kuyruklarla karşılaşmaya da hazır olun!
2- Gerstner: Sachertorte
Viyana sokak lezzeti olan sosis ile karnımızı fazlasıyla doyurduktan sonra soluğu yine Viyana’nın dünyaca ünlü pastanesi Gerstner’de alıyoruz. 1847’den beri hizmet veren bu işletme, iç mekanıyla insana pastaneden çok bir sarayı ve odalarını ziyaret etmişsiniz hissi veriyor. Masalarındaki cam detaylar ve duvarlarındaki tablolar tattığımız Sachertorte ile birleşince bizlere tarifi zor duygular yaşattı. Laf aramızda bazı yerel rehberler Gerstner’in bu Sachertorte’yi ilk çıkış yeri olan Cafe Sacher’den çok daha iyi yaptığını iddia ediyorlar. Viyana’da ne yenir sorusunun ikinci cevabı da Gerstner’dir.
Bu tatlıların yanında Viyana usulü sütlü kahve Wiener Melange’i de bu tadı dengelemek için istemekte fayda var. Ben sütlü kahveyi sabahları tüketmeyi sevdiğim için tatlılarla olan tercihimi çoğunlukla espresso veya americano’dan yana kullandım.
Sosis ve tatlıdan sonra yaşadığımız vicdan azabını bir nebzede olsa azaltmak adına, otele gitmek yerine yanıma 2–3 arkadaşımızı daha alıp şehir içinde yaya olarak tur atmayı tercih ediyoruz. Hava muhteşem, Museum Quarter bölgesi cıvıl cıvıl, parlamento binası önünde ertesi gün başlayacak olan bisiklet festivalinin hazırlıkları devam ediyordu.
3- 1516 The Brewing Company: Bira
Dönüş yolunda ise soluğu (geçtiğimiz sene geldiğimde keşfettiğimiz) bir mekanda alıyoruz, 1516 The Brewing Company.
Ev yapımı biralarıyla ünlü bu mekanda, birer Weissbier (buğday birası) içerek yorgunluğumuzu attık. Mekanda biranın tercihe göre 1.5 lt’lik sürahilerde getirilmesi çok güzel, kalabalıksanız ekonomik de oluyor. Viyana’da ne yenir için pek çok seçenek var fakat iyi Avusturya biraları içmek için benim tek seçimim burası oluyor. Biralarımızı içtikten sonra otelimize gitmek üzere yola koyuluyoruz.
4- Plachuttas Gasthaus Zur Oper: Şnitzel
Viyana’ya ayak basalı saatler olmuştu ama hala Schnitzel yememiştik. Grup içinde huzursuzluk başlamış, isyan sesleri yükselmişti(!) Şaka bir yana saatine kadar her şey çok planlı ve programlıydı. Vakti gelince Figlmüller’den bile daha iyi olduğu iddia edilen bir mekana doğru şinitzel yemek üzere yol aldık. Mekanımızın adı Plachuttas Gasthaus zur Oper.
Bizim için ayrılan yere geçtikten sonra içecekler söylendi. Başlangıç olarak “Plachutta’s Beef Soup” sunuldu (Fiyat: 5,30 Euro). İçinde erişte benzeri ince pancake şeritleri olan çorba ana yemek öncesi açıkçası çok iyi geldi. İştahımız daha da açılmış bir şekilde şinitzeli bekliyorduk ve nihayet tabaklar gelmeye başladı. Gerçekten bu şinitzelse bu zamana kadar yediğim acaba neydi diye düşünmeden edemedim. Muhteşem bir lezzetle karşı karşıyaydık. Viyana’da ne yenir diye soranlar burada mutlaka şinitzel yesinler!
Şinitzelin orijinalinde mutlaka dana eti olması gerekiyor, diğerlerinin içeriği değiştiğinde o ismi kullanamıyorlar. “Wiener Schnitzel” olarak bu şartla tescillenmiş durumda. (Fiyatı: 21,80 Euro) tarifine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Sırada restoranın spesiyali “Mohr im Hemd” isimli tatlı var. Kremasından dolayı sanırım, Türkçesi “Gömlekli Zenci” anlamına geliyor. Irkçılık sebebiyle tepki çekip çoğunlukla menülerde bu isimle anılmasa da, sipariş verirken bu geleneksel kalıp maalesef yerleşmiş durumdaymış. Benzer durum çingene şinitzeli ve zenci ekmeği gibi geleneksel isimlerde de var. Avrupa Restoranlar Birliği bu ve benzeri yemek isimleri ile yıllardır savaş içerisindeymiş.
Ertesi sabah yurtdışı gezilerimin olmazsa olmazı koşu ritüelimi gerçekleştirdik. Gazeteci arkadaşım Uygar’ı daha önceden zehirlemiştim. 🙂 Otelin yanı başındaki şehir parkı çiçekleri, göleti, içindeki kuğular ve kuş sesleriyle bizi büyüledi. Parkın içinde koşulmadık nokta bırakmadık diyebilirim.
5- Grand Ferdinand Hotel: Kahvaltı
Peki Viyana’da ne yenir listelerinde kahvaltı yok mu? Her ne kadar bizim zengin Türk kahvaltıları gibi olmasa da elbette lezzetli ve keyifli bir kahvaltı yapabilirsiniz. Yorucu tempo sonrası artık iyi bir kahvaltıyı hak etmiştik, Viyana’da kaldığımız otel Grand Ferdinand’ın çatı katında Avrupa’da bu zaman kadar yaptığım en doyurucu kahvaltılardan birini yaptığımı itiraf etmeliyim. Servis alanının verdiği huzur insana saatlerce kahvaltı yapma isteği veriyordu ama artık gitme zamanıydı, otelden ayrıldık.
Viyana’nın önemli tarihi yerleri ve yapıları arasından geçerek ilerledik. İlk olarak Viyana Flarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yapan “Musikverein Wien” binasından geçtik. Daha sonra Adolf Hitler’in resim eğitimi almak için başvurup iki kez reddedildiği ünlü Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nden geçerek Museum Quarter alanına geldik.
6- Demel Pastanesi: Pasta
Tadacağımız yeni lezzetler için sabırsızdık, nihayet rotamızı ünlü Demel pastanesine çevirdik. Atölyenin içinden geçip bizim için ayrılan yere oturduk. Daha önce seçim yaparken hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Konu tatlı ve Demel olunca menüde yer alan tüm lezzetleri tatma isteğinin önüne geçmek kolay değildi. Ekip üyeleri de benzer hisleri taşıyor olacak ki ortaya hepsinden birer ikişer tane söylemeye karar verdik. Bu güzel takım çalışması ile tüm pastaların tadına beraber bakma fırsatı bulduk. Pastanenin atmosferiyle tatlar birleşince herkesin yüzü gülüyordu.
Viyana’ya gurme turu için geldiyseniz ve Viyana’da ne yenir sorusunun cevabı sizin için önemli ise Demel kesinlikle ertelenmemesi gereken bir durak. Unutmadan belirtmeliyim ki dünyaca ünlü Demel Pastanesi’de artık bir Türk markası. Aynı kareye giren favori iki tatlımın fotoğrafını aşağıda paylaşıyorum. (Arkadaki güzelliğin adı Fragilite, öndeki ise Demel’s Sachertorte.)
Yazmama gerek yok, bu kadar tatlı sonrası yapılması gereken şeyi biliyorsunuz artık; yürümek. 🙂 Damağımızda Demel pastalarının tadı varken, Viyana’nın güneşli bahar havasını içimize doldurarak devam ediyoruz.
7- Salonplafond im MAK: Macar Gulaş
Yeni lezzet durağımız; Salonplafond im MAK, bana ilk bakışta müzenin içindeki bir restoranın ne kadar iyi mutfağı olabilir dedirtse de, gelen yemeklerin tadına bakınca ne kadar doğru ve özel bir yere getirildiğimizi daha iyi anladım.
Restoranın bahçesinde bar tipi bir masaya geçip yemeklerimizi söyledik. Ben dün yediğim şinitzelden sonra tercihimi haşlanmış etten yana kullandım. Beraberinde servis edilen kremalı ıspanak ve patates eşlikçileri ile bu yemeğin Viyana’da yediğim en güzel yemek olduğunu söyleyebilirim (Gekochtes Schulterscherzel: 18 Euro). Merak edenler için Viyana tarzı şinitzel ise 12 Euro’ydu.
Pasta ve kahve üzerine gelen bu doyurucu yemek sonrası 4–5 saatlik bir serbest zamanımız var. Herkes bir yana dağılıyor, kimisi müzeleri keşfe giderken, bazıları mağazalara yöneliyor. Bense önceki gün gözüme kestirdiğim bisiklet fuarına doğru yol alıyorum, yürümeye dermanımız yok tramvaya atlıyoruz.
Parlamento binasının önüne kurulmuş fuar alanı oldukça kalabalık, ancak hayal ettiğim indirimler maalesef yok. Satılan ürünlere uzaktan bakabiliyorum sadece, ancak anons seslerinin bulunduğu alana doğru ilerlediğimde bir yarışma olduğu açıkça görülüyor. Benim için hem seyirlik hem fotoğraflık oldukça fazla malzeme çıkıyor.
8- Weingut Mayer am Pfaarplatz: Şarap
Akşam yemeği için otelde buluşuyoruz, bu seferki durağımız Viyana’nın biraz kuzeyinde araçla 20–25 dk’da ulaşılabilen Heiligenstadt bölgesi oluyor. Burada Beethoven’ın 9. senfonisini yazmaya başladığı ve aynı zamanda tarihi bir mekan olan Weingut Mayer am Pfaarplatz’a gidiyoruz. Restoran tarihi özelliği ve kendi imalatları olan şaraplarıyla fark yaratıyor. Ben özellikle beyaz şaraplarını içmeye doyamadığımı itiraf etmek durumundayım. Bu kadar güzel şarapları Avusturya’da en son Rust şehrinde içmiştim.
Ertesi günün sabahını da boş geçmeyip koşuya çıktım. Bu sefer şehir merkezini çepeçevre saran tramvay yolunu takip edip (Ring) 5.5 km’lik tam bir tur attım. Ardından aldığım duş ve güzel bir kahvaltı sonrası güne hazırdım.
9- Schönbrunn Sarayı: Apfelstrudel Show
Günün tamamı Schönbrunn sarayına ayrılmıştı, geçtiğimiz sene saraya çok yakın bir evde kaldığım için bahçesinde defalarca koşmuş, hemen hemen her köşesini de görüp gezmiştim. Fakat bu sefer bizi farklı bir deneyim bekliyordu. Saray girişinin hemen karşısında 11.00-16.00 saatleri arasında saat başı 20’şer dakika olarak planlanmış “Strudel Show”a katılacaktık. Bu güzel gösteride, apfelstrudel yapılışını izlerken masalarda size servis edilen apfelstrudel’in de tadına bakma imkanınız oluyor. Gösteriyi yapan aşçı yöntemi şairane bir dille anlatıyor, dinlemesi ve izlemesi çok keyif verici. (Giriş 6 Euro, yanında tadımlık bir strudel veriyorlar. Fakat kahve ve dolu tabak bir strudel istediğinizde ise 11,50 Euro ödemeniz gerekiyor.)
Dürüst olmak gerekirse apfelstrudel benim tatlım hiç değil, incecik hamuru hayranlık uyandırıcı ama annemin elmalı kurabiyesini bin kere tercih ederim. 🙂 Ama diğer arkadaşların tabaklarını silip süpürmelerini göz önünde bulundurursak buradaki strudel’in çok başarılı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
10- Meissl & Schadn: Tafelspitz
Dönüş zamanı geldi, öğle yemeğimizi yiyip artık havalimanına geçeceğiz. Bu sefer sadece otele komşu diye tercih edildiğini düşündüğüm Restaurant Meissl & Schadn‘a giriyoruz. Ve tabiki yine yanılıyorum, mekan gerçekten rastgele seçilmemiş. Restoranda denediğim lezzetler benden tam not aldı, hatta kapanışı yaptığımız tatlısıyla da Demel’in pastalarına rakip olmuş diyebilirim.
Wien ist anders (Viyana başkadır)
Viyana şehrini bırakın tek bir hafta sonuna sığdırmayı, bir iki ay ayırsak; müziğiyle, müzeleriyle ve doğasıyla bitiremeyeceğimiz bir kültürel zenginliğe sahip. Viyana gurme turunda titizlikle hazırlanmış planlamayla Viyana’nın mutlaka denenmesi gereken lezzetlerine kısa sürede önemli bir bakış atmış olduk. Gurmex ekibi olarak bu keyifli yeme içme turu ve nazik davetleri için Pronto Tour‘a teşekkürü borç biliriz.
Sevgiyle kalın.
Bizi takip edin! | Follow us!
Türkiye’den ve Dünya’dan lezzet notlarımızı paylaştığımız instagram.com/gurmexcom ve facebook.com/gurmex sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
ÖNEMLİ UYARI: Web sitemizde ve Viyana’da ne yenir yazısında alkollü içeceklerin reklamı veya tüketicilere yönelik tanıtımı yapılmamaktadır. Alkol sağlığa zararlıdır. Ekip olarak içmemenizi öneririz. Gurmex.com; yalnızca gezdiği yerlerde yiyip içtiklerini ve gördüklerini paylaşan kişisel bir blog sitedir.