İçerik
Aydın Gezi Rehberi: Aydın’da Gezilecek Yerler, Antik Çağ ve Doğa Yolculuğu
Aydın; Binlerce yıl önce Büyük Menderes ırmağının suladığı bereketli ovalar üzerine kurulmuş. Doğanın kültürle kucaklaştığı ve Türkiye’de turizmin başladığı ilk şehirlerden biridir.
Aydın, eşsiz nitelikteki antik çağın kent ve tapınakları ile muhteşem doğal güzelliklere sahip. Kent coğrafi konumundan ötürü çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her bir uygarlık bölgede kendi izlerini bırakmıştır. Antik çağın Afrodisias, Milet, Alinda, Didyma, Nysa, Priene, Magnesia gibi önde gelen kentlerinde doğa filozofları Thales, Anaksimender ve Anaksimenes’i, tarihçi ve coğrafyacı Hekatais’u, şehir plancısı ve mimar Hippodamos ile İsidoros’u yetiştirmiş olan Aydın; Kuşadası ve Didim gibi sahil ilçeleriyle turizm açısından Türkiye’nin önde gelen kentlerinden biri.
Kuşadası
Didim
Türkiye’de Antik kent yönünden zengin şehirlerden biri
Arkeolojik sit alanları yönünden, M.Ö. 4000 yılının sonundan günümüze kadar Hitit, Ion, Lidya, Roma, Bizans, Anadolu Selçukluları, Aydıoğulları, Menteşoğulları ve Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası olan şehir, bu birikimin sonucu olarak sahip olduğu antik kentler ve müzeleri ile Türkiye’nin en zengin şehirleri arasına girmiş.
Günümüzde yüz binlerce turist şehri ziyaret etmekte, antik çağ kentlerinde geçmişin izleriyle buluşmakta, eşsiz flora ve faunasıyla doğayı olabildiğince gözlemleyebilme şansına sahiptir.
Aydın Nerede? Aydın Nasıl Bir Şehir?
Aydın, tarihi, kültürel ve doğal değerlerine sahip olmanın ötesinde, turizm faaliyetlerinin en yoğun olduğu Batı Anadolu’nun ortasında bulunmakta. Ayrıca, turizm açısından en önemli deniz sınır kapısına sahip olması, Aydın’ı, sektörün en gelişmiş şehirlerinden biri haline getirmiş. Şehrin batısı Ege denizine açıldığından, Kuşadası ve Didim ilçeleri turizmin her alanında, diğer ilçeler ise daha çok folklorik ve arkeolojik değerler açısından günübirlik ziyaretlere daha uygundur.
Şehrin bir diğer önemi, İzmir metropoliten alana çok yakın ve doğrudan etki alanı içinde olması. İzmir’e otoyol bağlantısı ile 100 km. uzaklıkta olan Aydın kent merkezi, İstanbul‘a 930 km, Ankara’ya 530 km. uzaklıkta.
Aydın şehrinde Akdeniz ikliminin hakim ve sıcak ayların çoğunlukta olması uzun bir turizm sezonuna olanak veriyor. Aynı zamanda deniz suyunun sıcaklığı Mayıs – Ekim aylarını kapsayan senenin yarısında su sporları ve yüzme olanağı da sağlıyor.
Aydın, sağlık turizmi (termal), tarihi ve mimari eserler, ören yerleri, müzeler, geleneksel el sanatları, yöresel festivaller, deve güreşleri gibi, kültür turizmi sportif turizm, doğa yürüyüşleri – treking, atlı doğa gezileri, golf, dalış, deniz ve kara avcılığı, yüzme,yelken, su sporları gibi sportif turizm etkinliklerine de ev sahipliği yapabiliyor.
Aydın Şehrinin Tarihçesi
Batıda kıyı kesiminde bulunan önemli antik yerleşimlerden Milet, Didyma, Priene; orta güneyde Alinda, Alabanda; kuzeyde Tralleis, Nyssa ve doğuda Aphrodisias ve kuzey yakınında İzmir, Efes ve Meryemana evi, doğuda Denizli’de Hierapolis, güneyde Muğla’da Labranda, Lasos ve Halikarnassos antik kentleri, tarihi ve arkeolojik gezi alanları mutlaka gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerden.
Aydın’ın en önemli antik kentlerinden (Tralles) Tralleis
Tralleis antik kenti şehrin kuzeyinde, Kestane dağlarının hemen güney yamacındaki plato üzerinde yer almaktadır. İl merkezine 1 km. uzaklıkta olan kent, Argoslular ve Tralleis’liler tarafından kurulmuştur. Menderes havzasının verimli toprakları üzerine kurulmuş olan bu kent M.Ö.334’te İskender tarafından alınmasından sonra Hellenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiştir.
Tralleis’te bu gün ayakta kalan tek yapı “Üç Gözler” olarak adlandırılan 2. asırda yapılmış olan, antik çağın eğitim, spor ve kültür açısından önde gelen yapılarından olan Gymnasium’a ait kalıntıdır. Roma dönemine ait bir hamam, tiyatro, agora, stadium kentin diğer yapılarındandır. İlk çağda ürettiği deriler ve kırmızı renkli çanak çömlek ile ünlü olan kent, Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasını ve Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios’u da yetiştirmiştir. Heykel sanatının dünyaca ünlü iki heykeli olan Farnese Boğazı ve Genç Atlet isimli heykeller de Tralleis’in gün yüzüne çıkan harikalarındandır.
Tralleis Nedir?
Antik kaynakların ve arkeolojik belgelerin Tralleis, bazen de Trallais olarak nitelendirdikleri kent, Aydın İlinin Mesogis (Kestane) dağlarının güney eteklerinde Trakyalılar ve Argoslular tarafından Dor göçleri sonrasında (M.Ö.13. yy.) kurulmuştur. Luwi kökenli Tralla sözcüğüne Helen dilinin …lılar halkı anlamına gelen –eis takısının eklenmesiyle türetilmiştir. Tralla kentinin halkı anlamındadır.
Tralleis’in tarihi her ne kadar Kalkolitik çağa kadar uzansa da Heredotos ve Thukydides’in yapıtlarında adı hiç geçmemektedir. İlk kez Ksenophon tarafından yazılmış Anabasis ve Helenika’da adı geçen Tralleis, Geç Arkaik ve Erken Klasik dönemlerde önce Genç Kyros’a bağlı Pers Satraplığı denetiminde, sonra Perslere bağlı Karia Satraplığı yönetimindeydi.
Kent M.Ö. 133 yılından itibaren resmen Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Vitrivius ve Plinius, Seleukoslar sonrası dönemde Attaloslar için tuğladan yapılmış bir saraydan söz ederek, bu sarayın Zeus Larasios rahibinin evi olduğunu belirtirler Mesogis Dağları üzerinde, yeri henüz bulunmamış olan Zeus Larasios tapınağı Tralleis sikkeleri üzerinde de betimlenmiştir. Kentin ünlü yontucuları Apollonis ve Tauriskos bu dönemde yetişmiş ve önemli eserler bırakmışlardır.
M.Ö. 27-24 yılları arasında yaşanan büyük depremde zarar gören kent Augustus’un yardımlarıyla toparlanarak bu dönemden itibaren Caesarea adını almıştır. Cladius ve Caligula dönemlerinde Tralleis’te en güzel orijinal ve kopya yontu örnekleri verilmiştir. Bizans egemenliği altındayken önemli bir piskoposluk merkezi olan şehir 13. yy.da Selçukluların eline geçti Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kent, antik çağdaki öneminden çok şeyler yitirmiştir. Bugün Tralleis’ten günümüze kalan tek yapı, M.Ö. 3. yy.a tarihlenen gymnasium’a ait tonozlu kalıntıdır.
Aydın Gezilecek Yerler
Kent merkezlerindeki Camiler ve Nazilli’deki Arpaz Kalesi, Bozdoğan’daki Körteke Kalesi, Koçarlı’daki Cincin Kalesi görülebilecek yerlerdendir.
Nazilli – Arpaz Kalesi
Sivil mimari örnekleri ve ilginç kırsal yerleşmelerden biri olan Kuşadası yakınındaki Kirazlı köyü, mimari dokusunun yanı sıra halıcılık ve dokuma tezgahları, saç böreği-ayran gibi yöresel yiyeceklerini de hizmetleri içinde sunan nitelikleri ve yakınındaki Aslan Mağarası ile dikkat çekiyor.
Eski Çine ise mimari dokusu, 14. yüzyıldan kalma Ahmet Gazi Camii ve Ahi İbrahim Türbesi ile yakınında Asarlık mevkisindeki kaya mezarı ve kalıntıları, el dokuma sanatlarıyla dikkate değer bir tarihi yerleşim. Ayrıca Aphrodisias, Neopolis arasında Bozdoğan ilçesinde Olukbaşı köyünde Türkmenlerin geleneksel kil çadırları üretilmekte ve bu çadırlarda otantik giysilerle yerel yemekler sunulmakta.
Bunun dışında Aydın’da küçüklü-büyüklü termal tesisler bulunuyor. Germencik’teki Alangüllü (Bozköy), Ömerli ve Gümüş (Gümüşılıca); Kuşadası’nda Davutlar, Sultanhisar’da Salavatlı ve Buharkent’te olmak üzere toplam 6 bölgede termal kullanıma yönelik tesis mevcut.
Alangüllü Ilıcası: Germencik ilçesi Bozköy mevkisindedir. 32 oda ve 70 yatak kapasitesinde, Belediye belgeli kapalı termal havuzu olan bir tesis mevcuttur. Bölgenin en modern ve büyük kaplıcalarından biri.
Gümüşköy Ilıcası: Germencik ilçesi Gümüşköy mevkisindedir. Gümüş termal tesisi, 2 oda ve 4 yatak kapasiteli çok küçük bir tesis.
Davutlar: Kuşadası ilçesi Davutlar beldesi yerleşmesinin hemen yakınında olan sıcak su kaplıcası mevkisinde konaklama kısmı olmayan özel bir tesis.
Salavatlı Kaplıcası: Sultanhisar’ın batısında ve halen faal durumda.
Aydın’da Yapılabilecek Spor Faaliyetleri
Aydın’da su sporları ve denizde yapılan sporlardan; yüzme, dalış, yelken, sörf, su paraşütü ve su kayağı ile ayrıca dalarak zıpkınla veya kıyıdan-tekneden olta ile balık avcılığı da yapılabiliyor. Bu sporlardan yüzme, sörf, su kayağı ve paraşüt ile bunların dışında deniz bisikleti, muz, kayak gibi rekreaktif amaçlı faaliyetler daha çok yerleşimlerin, hatta turistik tesislerin, ya da halkın yoğun olarak kullandığı plajların bulunduğu koylarda daha çok bulunuyor. Su altı dalış konusunda özel dalış alanları bulunmakta ve gruplar halinde bu alanlara turlar düzenlenerek, izlemek amacıyla denetimli dalışlar yapılmakta. Bunun için eski batık gemi, amfora ya da fok balığı, mercan kayalıkları gibi doğal özellikler taşıyan alanlar kullanılıyor.
Kuşadası
Aydın ilçelerinde Gezilecek Görülecek Yerler
Bozdoğan Gezilecek Yerler
Büyük Menderes havzasının güneyinde Akçay’ın suladığı ovanın yanında yükselen Madran dağı eteklerindeki iki tepe üzerine kurulmuştur. Aydın’a 76 km. uzaklıktaki ilçenin ekonomisi tarıma dayalı.
Bazı kaynaklara göre Bozdoğan’ın 13. yy sonlarında kurulduğu ifade edilmekle birlikte, yöredeki tarihsel yapı kalıntıları ve buluntular çok eski çağlara aittir. Daha sonraki Roma, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin izlerini taşıyan eserler de vardır. Koyuncular köyü yakınında bulunan Neopolis, Kavaklı köyü yakınındaki Bargasa yerleşmeleriyle Körteke kalesi, Örtülü ve Konaklı köylerindeki Sarnıçlar ve Kemer Köprüsü bunların başlıca örnekleridir.
Kemer Barajı gölü çevresi, Madran dağı gibi birçok doğal güzelliklere sahiptir. Madran dağı eteklerinden çıkan memba suyu ünlüdür. Serin yaylaları, bol suları ile yeşil turizme açık yöre, her yana serpilmiş çeşitli kültür eserleri ile gezilip görülmesi gereken bir yer. Ekonomi tamamen tarıma dayalı. Başta zeytin, incir, üzüm, pamuk, kendir olmak üzere her çeşit meyve ve sebze yetiştiriliyor.
İlçede Büyük Menderes ırmağının kolu olan Akçay üzerinde bulunan Kemer Baraj Köprüsü, Bozdoğan-Akhisar köyü sınırları içinde Akçay suyu üzerinde tek gözlü olarak inşa edilmiş olan Kemer Köprüsü, Bozdoğan-Altıntaş yolu üzerinde Armutalan Köprüsü, Körteke Kalesi ile Piginda antik kenti bulunmaktadır.
Buharkent Gezilecek Yerler
Aydın şehir merkezinin 86 km. doğusunda İzmir – Denizli karayolu üzerindedir.
Buharkent 1902 yılında, modern bir planlamayla ve Burhaniye adıyla kurulmuştur. Bağımsızlık Savaşında işgalci düşmana ilk kurşunun atıldığı yer olan Çubukdağ’a izafeten Çubukdağ olarak da anılmakta.
İlçede Kızıldere kaplıcaları bulunmakta olup, deve güreşleri kültürel faaliyetler arasında yer alıyor, ekonomisi ise tarıma dayalı.
Çine Gezilecek Yerler
Büyük Menderes Havzasının güneyinde, Çine Çayının suladığı yeşil alanlara bakan Madran dağının güneybatı eteklerinde kurulmuştur. Aydın il merkezine 38 km. uzaklıktadır.
Çine, Antik Karya ve İonya bölgelerini birbirine bağlayan geçit üzerinde olması nedeniyle Aydın’ın eski ve önemli yerleşim yerlerinden biri. Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişme dönemlerinde Muğla Livası’na bağlı olan Çine, Tanzimat’tan sonra Muğla’dan ayrılarak Aydın’a bağlandı. Bu dönemlerde, günümüzdeki ilçe merkezi olan Çine, Kıroba adlı küçük bir köydü. II. Abdülhamid zamanında Filibe, Çırpan, Zara yerlilerinden kalabalık bir göçmen grubunun bölgeye yerleşmesi nedeniyle Kıroba’nın adı Hamidabad olmuş.
Ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa dayanıyor. Tütün, pamuk, zeytin ve yer fıstığı yetiştiriliyor. Köftesi ise çok meşhur. Eski Çine Köftecisi veya Meşhur Çine köftecisi bu lezzeti denemek için en iyi adreslerdir.
Bizi takip edin! | Follow us!
Anadolu’dan ve Dünya’dan lezzet notlarımızı paylaştığımız instagram.com/gurmexcom ve facebook.com/gurmex sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
Didim Gezilecek Yerler
Merkez ilçeye 123 km. uzaklıktadır. Büyük Menderes delta ovasının güneyinde, Altınkum Plajlarına çok yakın antik Didyma kentinin kenarındadır. Tarihi belgelere göre, Atina Kralı Kadros’un oğlu Neleus önderliğindeki bir grup İon tarafından kuruldu. Yöreye sırası ile Selevkoslar, Bergamalılar ve Romalılar hakim oldu. Kent; Roma imparatorluğu ikiye bölününce Bizansın elinde kaldı. Selçukluların yöreye egemen olmasından sonra XII. yüzyılda Menteşeoğulları Beyliği sınırları içinde kalan kent, bu beyliğin başkenti oldu. 1415 yılında Osmanlıların hakimiyetine girdi.
Mayıs 1990’da ilçe ünvanına kavuşan Didim’de turizme yönelik el sanatları oldukça gelişmiş. Küçükbaş hayvancılık, tarım, kıyı şeridinde her mevsimde balıkçılık yapılabilmekte. Didim gerek denizinin, plajlarının güzelliği ve gerekse tarihi zenginlikleri nedeniyle yılın her ayı yerli-yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
1960’lı yıllarda küçük bir yerleşim merkezi olan ilçe; turizme verilen önemle birlikte büyük bir gelişme ve nüfus artışı göstermiş. Eski ismi “Yenihisar” olan ilçe, yöre halkının isteğine uyularak 9 Nisan 1997 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan kararla Didim olarak değiştirilmiş.
Denize girebileceğiniz en meşhur plajı Altınkum plajı. Sıra sıra dizili çay bahçeleri, kafeleri ve restoranları ile kafa dinlemek isteyenler için ideal bir yer.
Ziyaret etmeden dönmemeniz gereken yerlerden en önemlisi hiç şüphesiz Didyma Antik Kenti.
Didyma Apollon Tapınağı Artemis’in ikiz kardeşi Apollon adına, Brankhid kahinleri için yapılmıştır. Strabona göre; “Dünyanın en büyük tapınağı olduğundan çatısı örtülememiştir.”
M.Ö. 494’te Persler tarafından tahrip edilen, büyük Aleksander, Seleukhoslar, Bergamalılar ve Romalılar zamanında yeniden kurulan ve eklemeler yapılan tapınak antik dünyanın en ünlü kehanet merkeziymiş. Mutlaka görmelisiniz.
Daha Sonra Didim’in Balat köyüne 5 km. Söke’ye ise 40 km. mesafede bulunan Milet Antik Kentini kesinlikle gezmenizi öneririz.
Germencik Gezilecek Yerler
Aydın il merkezine uzaklığı 22 km’dir. Büyük Menderes havzasının verimli ovasında dolma bir arazi üzerinde yer alıyor. Germencik’in en eski yerleşim alanı, Ortaklar’ın 4 km. yakınındaki antik Magnesia kentidir. M.Ö. 7. yüzyılda Yunanistan’ın Magnesia yöresinden gelen Aiolialı’lar tarafından kurulduğu söylenir. Bizanslılar döneminde psikoposluk merkezi olan kent, Aydınoğulları Beyliği varislerinden Hıdır Bey aşireti tarafından bugünkü yerinde İğneabad adı altında kuruldu. Osmanlı idaresi altındayken Değirmencik olan yerin adı, zamanla Germencik olarak değişmiş.
Tarıma dayalı ekonomisinde Türkiye’nin en önemli ihraç ürünlerinden başta incir olmak üzere, pamuk, zeytin, meyan kökü ve susam yetiştiriliyor. Son zamanlarda sera sebzecilik, hayvancılık ve bilhassa tavukçuluk ile yumurtacılık ilçede ekonomik bir etkinlik kazanmış. ilçeden Söke’ye doğru uzanan bir fay çizgisiyle bağlı olan çatlaklar sebebiyle Kaplıca kaynakları oldukça zengin. Çamköy’de sıcaklığı 60 dereceyi bulan Çamur Kaplıcası da; insan vücudundaki birçok ağrıların yanı sıra, bilhassa romatizmaya iyi geldiği söyleniyor.
Diğer ilçelerde olduğu gibi deve güreşleri burada da en büyük kültür etkinliklerinden.
İncirliova Gezilecek Yerler
M.Ö. XIII. Yüzyılda, bölgeden Hitit egemenliği kalkınca, yöreye sırasıyla; Frigler, Lidyalılar, İonlar, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar egemen olmuşlardır. Bir ara Bizanslılar tarafından tekrar 1096’da geri alınmışsa da, Menteşe bey tarafından 1280 tarihinde kesin olarak Türk hakimiyetine geçmiştir. 1310 yıllarında Aydınoğullarının olan topraklar, 1426’da II.Murat tarafından kesin olarak Osmanlı Devletine katılmıştır. 1400’lü yıllarda, Ahiler döneminde, gelen bir grup insan, bugünkü adı Kardeşköy olan Saray Çukur (Bir söylentiye göre Kazma Çukur) mevkiinde yerleşen Madanoğlu ailesi tarafından İncirliova’nın ilk temeli atılmış. Tarım ve hayvancılık nedeni ile bulundukları yerin çevresine yayılan o günkü insanlar, sulak olduğu için önceleri adına Karapınar dedikleri bu yere; zamanla bataklıklar kuruyup yerlerinde incir ağaçları çıkmaya başlayınca, halk buraya 1934 yılında, İncirliova ismini takmış.
Ekonomisi tarım ve buna bağlı sanayi işletmelerine dayalı. Özellikle sebzecilikte ülke genelinde oldukça söz sahibi bir yer. Seracılık ve bal üretiminde büyük gelişme içinde.
Karacasu Gezilecek Yerler
Antik devirde şimdi Karacasu’nun yerine Gordio Teichos kenti vardı. Karacasu’nun eski ismi olan Yenişehir bu kentin üzerinde inşa edildi. Oğuz Han’ın oğullarından Aymür aşiretine bağlı Karasu Boyu kentin bulunduğu yere yerleşti. Bu isim tanzimattan sonra Karacasu olarak değişti. Kayralıların egemenliğindeki kent M.Ö. 189’ da Romalıların eline geçen kent, imparatorluğun ikiye bölünmesiyle Bizanslıların oldu. Selçukluların hakimiyetine giren bölge son dönemlerde Menteşe Beyliği’ne bağlandı. Sırasıyla Aydınoğulları Beyliğine ve Osmanlıların hakimiyetine girdi.
Denizden yüksekliği fazla olduğundan Akdeniz ikliminden farklı olarak yayla özellikleri gösteriyor. Baba dağı yamaçlarındaki kalker yapının dönüşümüyle meydana gelen mermerler; Aphrodisias antik kentinin kurulmasında ve buradaki heykelciliğin gelişmesinde etkili olmuş.
Başlıca geçim kaynağı elma ve zeytinle birlikte, incir, üzüm, nar, narenciye, kestane, badem, şeftali, sebze, tahıl ve az da olsa pamuk ile tütün. Topraktan imal edilen testi, çömlek ve turistik eşyalar; yayla turizmi ve Aphrodisias antik kenti gelen yerli-yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Mutlaka görmeniz gereken yer elbette Afrodisias Antik Kenti.
Karpuzlu Gezilecek Yerler
Tarihi M.Ö. 340 yıllarına dayanıyor. İlçenin batısındaki tepe üzerinde Pers Valisi Mousolus’un kız kardeşi Ada’nın Halikarnas’tan kovularak buraya yerleşmesiyle Alinda Kenti olarak kurulmuştur. Daha sonraları hızla gelişen kent, günümüzde granit kesme taşlardan yapılmış.
İlk önce Dalamanlı mevkiinde kurulan ilçe, daha sonra bu antik kentin güney doğu eteğinde Demircidere olarak kurulmuş. Kasaba, daha sonraları, bölgenin bucak merkezi olmuş, Cumartesi günleri kurulan pazarı ile de alışveriş merkezi haline gelmiş. Demircidere cumhuriyetimizin ilk kadın muhtarını seçen köy olması ile de ünlüdür. Belediye teşkilatının 1971 yılında kurulmasıyla kasaba olmuş ve bulunduğu ovanın ismi olan Karpuzlu ismini almış.
Halkının geçim kaynağı tarım. Dağları zeytin ve ormanlarla kaplı olan ilçenin ova kesimi verimli topraklara sahip. Süt inekçiliği ve arıcılık gelişmiş. Sebze üretimi ilk sırada.
Koçarlı Gezilecek Yerler
Eski bir yerleşim merkezi olan Koçarlı; M.Ö. 1200 yıllarında, önce Yunanistan’dan gelen Dorlar’ın yönetimi altına girdi. Daha sonra Karialılar kenti ele geçirdiler ve Akmescit köyünün kuzeyindeki yörede Amyzon kentini kurdular. 1200’lü yıllarda Selçuklular ve Menteşeoğulları bölgeye hakim oldu. 1390 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlandı. 1520’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından Cihanoğullarına verildi ve bir fermanla 1715 yılında Koçarlı aşireti bölgeye yerleştirildi. Önceleri köy iken 1837’de bugünkü yerine taşınarak “Ayan”, 1946’da ilçe merkezi olarak belediye teşkilatı kuruldu.
Halk geçimin tarımdan sağlıyor. Çok kaliteli pamuk ve narenciye üretilmekte. Zeytin başta olmak üzere çam fıstığı, buğday, üzüm, sebze, mısır, arpa, ayçiçeği, incir, kestane tarım ürünleri içinde önemli yer tutuyor. Dağlık kesimlerde arıcılık ve hayvancılık yapılmakta. Uranyum yatakları olan ilçede, Alüminyum fabrikasının yanı sıra tarım alet, pamuk, çırçır ve zeytinyağı fabrikaları da var.
Köşk Gezilecek Yerler
Köşk’ün Etiler zamanında kurulduğu sanılmaktadır. Zamanla Lidyalıların, Kayralıların, İonların göç ve saldırılarına uğrayan kent, M.Ö. 281 yılında Suriye Kralı Selevkos’un eline geçti. Selçuklular zamanında Fındıklı şehri olarak anılıyorlardı. Aydınoğullarının eline geçen kent, 1390 yılında Osmanlı devletine bağlandı.
Eski zamanlarında Sandıklı olarak bilinen ilçe, 1653 yılındaki depremle Göçük ismi ile anılsa da daha sonra Köşk ismini almış. 1876’da bucak olan Köşk, 1932 yılına kadar belediyeymiş. 1958 yılına kadar muhtarlık olarak yönetildikten sonra, Mayıs 1990’da ilçe ünvanına kavuşmuş.
Meşe, palamut, çam ormanlarının yanı sıra başta kestane olmak üzere, zeytin, incir, ceviz, nar, ayva, kiraz, elma, üzüm yetiştiriliyor. Ovaya doğru inildikçe narenciye, şeftali, sebze, pamuk, susam, mısır, buğday, kavun, karpuz halkın geçim kaynağı. Arıcılık ve süt inekçiliği son yıllarda gelişiyor.
Kuşadası Gezilecek Yerler
İzmir, Selçuk, Pamucak, Meryem Ana, Pamukkale, Didim, Bodrum, Marmaris gibi turistik ve tarihi yerlerin merkezi durumunda oluşu, ayrıca Sisam Adasıyla karşı karşıya bulunuşu nedeniyle en önemli turistik merkezlerden birisidir.
İstanbul’dan sonra ikinci büyük deniz kapısı. Kuşadası İonya tarihi ile birdir. Yılancı Burnu denilen yerde Efes’e bağlı Neopolis ismi ile kurulduğu sanılmaktadır. Burada Etiler, Kayralılar hüküm sürdüler. M.Ö. 5. yy. başlarından itibaren sırasıyla Persler, Atinalılar, Makedonyalılar ve Selevkosların egemenliğine giren Kuşadası, M.Ö. 64’de Roma’ya bağlandı. M.S. 395 yılında Bizans egemenliğine giren Kuşadası, Efes limanının Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlar yüzünden kapanması ile Efesli tüccarların yeni limanı olmuş. Venedik ve Cenovalılarla ticaretin yapıldığı dönemlerde, yeni iskele anlamına gelen “Scalanova” ismi ile anılmış.
13. yy. ikinci yarısında Selçuklu Türk Beylerinin idaresi altındayken, 1413’de Osmanlı egemenliğine girmiş, Sadrazam (Öküz) Mehmet Paşa tarafından imar edilmiş. Müslüman Türkler önceleri Kuşadası yakınlarında Pilavtepe eteklerinde Andızkule’de otururlarmış. İlçenin simgesi olan Güvercinada’daki kale 1834’de yapılmış ve Kuşadası adıda buradan geliyor.
Güvercinada Kalesi – Kuşadası
İlçe ekonomisindeki temel sektör hiç şüphe yok ki turizm. Söke ve Selçuk karayolları ile her iki yönde bağlı oluşu, Adnan Menderes Havalimanına yakınlığı, kruvaziyer turizmine uygun limanı ve uluslararası yat limanının bulunması Kuşadası’nı turizm yönünden daha önemli hale getiriyor.
Güzel sahilleri, eğlence mekanları ve lezzet durakları ile sizi çağıran bir yer Kuşadası. Şüphesiz Aydın’ın en güzel ve en kaliteli tatil yöresi burası.
Kuyucak Gezilecek Yerler
M.Ö. 2000 yıllarında Hitit egemenliğinde olan ilçe, M.Ö.1200 yıllarında Lidyalıların hakimiyetine girdi. Sırasıyla Pers, Roma, Bizans ve Selçuklular yönetimine geçen yöre 1425 yılında Osmanlı Devletine bağlandı.
Kent; asırlarca Aphrodisias ile Efes arasında yolculuk yapan askeri birlikler ile ticaret kervanlarının yerleşim yeri olarak ünlenmiş. Kuyucak ismini nereden aldığına dair halk arasında iki rivayet var. Bir zamanlar bu köyde yaşayan Yörükler, birbirlerine oturdukları yerleri tarif ederken, iki tepe arasında bulunan Kuyucak’ı işaret ederek “Biz karşı ki koyakta oturuyoruz” dediklerinden, zamanla “Koyak” değişerek “Kuyucak” olmuş. Bir başka rivayete göre de: Susuzluk çeken halkın açtığı kuyuların çokluğu nedeniyle yöreye “Kuyuçok” adı denildiğinden, bu zamanla “Kuyucak” ismini almış.
Ekonomisinin temeli tarıma, hayvancılığa ve orman ürünlerine dayanıyor. Son yıllarda elma, portakal, şeftali ve çilek üretimi gelişmiş.
Nazilli Gezilecek Yerler
Nüfus yönünden Aydın’ın en büyük ilçesidir. Ülkemizdeki birçok şehirden nüfusça daha kalabalıktır. M.Ö. 546’da Lidyalılar’ı yenen Persler bölgeye egemen olmuş, M.Ö. 334’de Büyük İskender tarafından Makedonya topraklarına katılmıştır. Roma ve Bizans dönemlerinden sonra Selçuklular Anadolu’ya gelince, Nazilli ve çevresi Türk-İslam uygarlığının etkisi altına girmiştir. Bu dönemden sonra bölgeye oğuz boylarına bağlı çeşitli oymaklar yerleşmiştir. 1390 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlansa da daha sonra Aydınoğulları Beyliği egemenliğine girmiştir. 1425’te tekrar Osmanlı hakimiyetine bağlanmıştır.
Osmanlı zamanında alışveriş merkezi olması sebebiyle Pazarköy, sonraları Nazlıköy olarak anılmış. İlçe merkezi Kestel köyü iken, Nazilli’nin gelişme göstermesi üzerine 1831’de merkez Nazilli olmuş.
1937 yılında açılışını Atatürk’ün yaptığı aşağı Nazilli’de kurulan Basma Fabrikası; bu kesimin ve sanayinin hızla gelişmesini sağlamış. Bölge tarımı da fabrikadan etkilenerek, pamuk üretimi bilimsel bir temele oturmuş ve üretimde önemli artış olmuş. Aydın il merkezinden sonra sanayide en gelişmiş ve sanayileşme hızı en yüksek olan ilçe Nazilli’dir.
Basma Fabrikası ve Arpaz Kalesi görmeden dönmemeniz yerlerin başında geliyor.
Söke İlçesinde Gezilecek Yerler
M.Ö. 5000 yılından itibaren yerleşim alanı olmuştur. İlk olarak Hititlerin egemenliğine giren bölge, M.Ö. 1200’de Kayralıların yurduydu. Sırasıyla İonlar, Lidyalılar ve Perslerin yönetimine girdi. Büyük İskender’in Anadolu’ya gelmesiyle Makedonyalıların, peşinden Roma ve Bizans egemenliklerinde kaldı. Malazgirt Zaferin’den sonra Türk dönemi başladı. Aydınoğulları beyliği zamanında yerleşen Türkmen Boylarından birinin beyi olan, Süleyman Şah tarafından dedesi Söke Bey adı bölgeye verildi. Yöre 1451’de kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı.
1891’de Belediye olan Söke; Türkiye’nin en önemli pamuk üretim alanlarından. Çevresindeki zengin ve tarıma elverişli topraklardan elde edilen ürünlerin pazarlandığı önemli bir ticaret merkeziymiş. Zeytin ve incir halkın geçim kaynakları arasında. El sanatları oldukça gelişmiş. Dağ köylerinde ormancılık, arıcılık, Bafa gölünde ise balıkçılık yapılmakta.
En önemli gezilecek yerlerin başında kesinlikle Priene Antik Kenti gelmektedir.
Daha sonra görmeden dönmemenizi tavsiye edeceğim yer Bafa Gölü olacaktır.
Sultanhisar Gezilecek Yerler
İlk kurucuları Hititlerdi. Daha sonra Frigler ve Lidyalılar yöreye hakim olmuşlardır. M.Ö. 6. yy’da yöre Perslerin hakimiyetine girdi. M.Ö. 264-238 yıllarında meydana gelen deprem felaketi sonucu halk, Nysa’yı terk ederek şimdiki Sultanhisar’a göç etti.
Sırasıyla Makedonya, Selevkkos ve Bergamalıların yönetiminin ardından bu topraklar M.Ö. 64’de Roma İmparatorluğunun egemenliğine girdi. Bizans döneminden sonra çevreye Menteşeoğulları hakimdi.
14. yy başlarında 1308’de Aydınoğulları Beyliğinin eline geçen kent 1390’da Osmanlıların oldu. Ankara Savaşı’ndan sonra bir süre daha Aydınoğulları’nın egemenliğine girse de, 1425 yılında tekrar Osmanlı topraklarına katıldı. Aydın Bey’in “Nilüfer Sultan” isimli kızı ilçeyi; “Hisar”ı olarak kabul ettiğinden “Sultanhisar” isminin buradan geldiği söyleniyor.
İlçenin güneyi verimli Büyük Menderes toprakları üzerinde. Bu nedenle halkın geçim kaynağı genellikle tarıma dayalı ve seracılık oldukça gelişmiş. Aydın’ın en çok portakal, çilek ve şeftali yetiştiren ilçesi.
Mutlaka gezilmesi ve görülmesi gereken yer Nysa Antik Kenti olacaktır.
Yenipazar İlçesinde Gezilecek Yerler
M.Ö. 7. yy’da Kimmerlerin istilasına uğradıktan sonra Lidya ve Perslerin dönemini yaşadı. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca yöre Bizans topraklarında kaldı. Daha sonra Selçukluların hakimiyetine girdi. M.S. 1455 yılında Cihanoğulları aşireti tarafından, Donduran köyünün sınırları içinde, o dönemin bir psikoposluk merkezi olan antik Ortasia Harabelerinin 5 km. batısında Telozlar Mevkisinde kuruldu.
Yörede çıkan sıtma hastalığından sonra halkın kaçarak şimdiki bulundukları yere geldikleri biliniyor. Çevredeki köylülerin bir pazaryeri olduğundan ve birbirlerine “Haydi yeni kurulan pazara gidelim” dediklerinden “Yenipazar” ismini aldığı söylenir.
Ekonomisi tarıma dayalı olup ayrıca sığır, koyun besiciliği ve arıcılık da yapılıyor.
Mutlaka yemeden dönmemenizi tavsiye edeceğim lezzeti kıymalı veya kuşbaşılı pide. Kütahya Bursa yöresinde Cantık ismiyle anılıyor.
Çok fazla ayrıntı verdik şimdi Aydın‘ı genel olarak bir özetleyelim. 🙂
Aydın’da gezilecek, görülecek tarihi yerler;
Ahi Bayram (Ahi İbrahim) Türbesi, Ahmet Gazi Camii, Arpaz Kalesi, Bey Camii, Beyler Kulesi (Donduran Kalesi), Cihanoğlu Camii, Cihanoğlu Kulesi, Cin Cin Kalesi, Çiftlik Türbesi, Güvercinada Kalesi Kuşadası, İlyas Bey Camii, Koçarlı Cihanzade Mustafa Camii, Körteke Kalesi, Kurşunlu Manastırı, Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Ramazan Paşa Camii, Üveys Paşa Camii.
Aydın’da gezilecek, görülecek müzeler ve ören yerleri;
Afrodisias, Afrodisias Müzesi, Alabanda (Araphisar), Alinda, Apollon Tapınağı, Aydın Arkeoloji Müzesi, Çine Arıcılık Müzesi, Gerga, Harpasa, Karacasu Etnografya Müzesi, Kuvâ-yı Milliye Müzesi, Magnesia, Mastaura, Milet, Milet Müzesi, Nysa, Priene, Tralleis, Yörük Ali Efe Müzesi.
Aydın’dan hediyelik ne alınır?
Halı, kilim, deri giysiler ve mücevherat yöreden alınabilecek hediyelik eşyalar arasında.
Aydın’da Ne Yapılır ve Ne Yenir?
Aydın’da yapmadan dönme!
- Aphrodisias Antik Kenti, Didim Apollon Tapınağı ve Milet Antik Kentini ziyaret etmeden,
- Ege yöresine özgün zeytinyağlı yemeklerinden, nefis incirlerinden, çileklerinden, şaheser üzümlerinden ve narenciye ürünlerinden tatmadan,
- Turunç reçeli almadan,
- Başta çipura, kefal, mercan ve barbunya olmak üzere enfes balık türlerini denemeden,
- Halı, kilim, deri giysiler, mücevherat vb. hatıra eşyaları satan zarif butiklere uğramadan,
- Çine Köftesi yemeden,
- Tralleis (3 Gözler’i ziyaret etmeden)
- Deve güreşi izlemeden,
- Sucuk ekmek yemeden,
- Paşa yaylasını gezmeden,
- Bafa Gölü’nde huzuru koklamadan,
- Tandır yemeden,
- Didim’de denize girmeden,
Asla dönmeyin.
Uğrarsanız bizi hatırlayın.